Umbria, İtalya'nın yeşil akciğeri olarak bilinir. Toskana ve Lazio arasında yer alan Umbria, cazibesini ve benzersiz karakterini korurken geleneksel bir doğal güzellik sunmaktadır. Rotayı büyüleyici kılan doğal manzaralara ek olarak, Umbria hem kültür hem de alçak tepeler, vadiler ve üzüm bağlarından oluşan bu geniş ovanın yerel ürünlerinden gelen mutfak lezzetleri açısından zengindir.
Masalsı bir ortamda geçen bu yolculukta ilk durağın Perugia olması kaçınılmazdı. Bu ünlü İtalyan şehrini keşfetmeye tarihi merkezde yapacağınız ilk yürüyüşlerle başlayacak ve bugüne kadar değişmeden kalan kültür ve medeniyetle karşılaşacaksınız. Hareketli meydanlarda en ünlü turistik yerlerden bazılarını, karakteristik Gotik mimarileriyle Orta Çağ'da inşa edilmiş binaları bulacaksınız. Öne çıkanlardan biri de Perugino, Pinturicchio ve Raphael gibi İtalya'nın en büyük sanatçılarından bazılarına ev sahipliği yapan Ulusal Galeri'dir. Kültür ve sanat alanında en tanınmış şehirlerden biri olan Perugia, aynı zamanda Avrupa'nın en ünlü müzik festivallerinden biri olan Umbria Caz Festivali'ne de ev sahipliği yapmaktadır. Jazz müziği hayranları her yıl festival vesilesiyle Umbria'yı ziyaret eder ve şehir bu büyük müzikal kutlamanın ritimlerine bürünür. Perugia'yı geride bırakıp bir sonraki mola şehrine gitmeden önce bilmeniz gereken başka ne var? Elbette yerel ürünleri en iyi şekilde tatmak için gastronomi geleneğini! Perugia'yı çevreleyen vadiler trüf mantarı üretimi için elverişlidir! Bu özel mantar türünün taze makarna veya risottoya verdiği özel tadı tatma fırsatını kaçırmayın, aynı zamanda yerel üreticiler tarafından üzüm bağlarında büyük bir sevgi ve özenle üretilen yerel Sagrantino di Montefalco şarabını deneyin.
Yolculuğa bölgenin merkezine doğru devam ettiğinizde, bölgenin kültürüne damgasını vuran, hatta UNESCO tarafından tanınan ünlü Assisi kasabasıyla karşılaşacaksınız. Şehir, hayvanların ve çevrenin koruyucu azizi Assisili Aziz Francis'in doğum yeri olarak ünlüdür. Elbette kentin simgesi Aziz Francis Bazilikası'nın yanı sıra ana meydan Piazza del Commune'de heybetle yükselen binalar, Minerva Tapınağı ve yüksek kulesiyle Palazzo del Capitano del Popolo'dur. Maneviyat ve kültürel mirasın ötesinde, Assisi'nin ana meydanında, otantik panini tadarak mutfak keşfinize devam etmek için birçok küçük kafe ve açık hava tezgahı bulacaksınız.
Daha kuzeyde Citta di Castello'yu bulacaksınız. Tiber nehrinin yanına inşa edilmiş ve Rönesans duvarları ile çevrelenmiş olan bu yapı gerçek bir mücevherdir. Başpiskopos Kulesi 14. yüzyıldan kalma saatiyle şehrin merkezindeki Piazza Grande'yi süslüyor! Tiber Nehri kıyısındaki renkli binaların yeşil doğa manzarasıyla birleşerek oluşturduğu muhteşem manzarayı seyretmek için kulenin tepesine çıkmanızı öneririz! Ekstra İpucu: Citta di Castello, kesinlikle en iyi hediyelik eşya olan eski tekniklerin kullanıldığı geleneksel el yapımı seramikleriyle de bilinmektedir.
Umbria gezinizi sonlandırırken, birkaç dakikalık rahatlama ve kaygısız anlar için Trasimeno Gölü'nü ziyaret etmeyi kaçırmayın. Gölün kıyısında taze balık servis eden tavernalar ve her türlü su sporu için ekipman kiralayan okullar bulacaksınız!
Umbria'nın her kasabasında, her durakta İtalya'nın kültürü ve kültürü ile bağlantı büyülü görünüyor. Biletlerinizi SUPERFAST FERRIES ile ayırtın ve bölgenin ortaçağ mücevherlerini keşfedin.